• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/sunumvaaz.vaaz
  • https://www.instagram.com/sunum.vaaz/
  • https://www.youtube.com/channel/UCrOVK1v-SpWyJl9iE8YTMdA

Anasayfa




Bilindiği üzere eski adı Yesrib olan Medine, İslâm'ın doğduğu ve Hz. Peygamber'in hicret ettiği sıralarda Hicaz bölgesinin önemli yerleşim merkezlerinden biriydi. Medine kelimesi aslında büyük kasaba ve şehir manasına gelen bir cins isimdir. Yesrib adı "fesat" anlamına gelen bir kökten geldiği için Hz. Peygamber hicretten sonra buraya hoş ve güzel anlamına gelen Tâbe veya Taybe unvanlarını vermiştir. Daha sonra Medine diye isimlendirilmiştir.
Hicrette Müslümanların gösterdikleri fedakârlıkların hiçbir sınırı yoktu. Buna ikinci müşahhas örnek olarak Ebu Seleme'nin yaşadıklarını verebiliriz. Müşrikler tarafından karısının ve oğlunun hicretten alıkonulmalarına rağmen onun hicretine engel olunamamıştı. Çünkü Ashab-ı kiramın imanlarının gücü, onların Allah Resûlüne bağlılıkları; menfaatlerinden, ticarî kârlarından ve diğer ilişkilerinden daha üstün gelmiş, imtihanı başarı ile geçmişlerdi.
25.11.2011
25.11.2011
Ey!. Mübârek Medîne, Fahri Âlem beldesi, Kardeşliğin, barışın, adâletin simgesi, Çınlasın göklerinde, salât üs selâm sesi.
Hicret bütün peygamberlerin ve onlara iman eden insanların ortak kaderidir. Allah peygamberleri ve onlara iman eden mü'minler kafirler tarafından hicret edilmeye zorlanmışlar, onlar da imanları uğruna vatanlarını yurtlarını bırakıp hicret etmişlerdir.
23.11.2011
23.11.2011
Yüce Peygamberimiz, en sevdiği dostu Hz. Ebû Bekir'in kendisi için hazırladığı deveye ücretini ödemeden binmeyeceğini söylemesi bizim için önemli bir uyarıdır. Din uğruna dindarlık uğruna geçimini başkalarına yükleyen kimseler bunu kulaklarına küpe etmelidirler. Dindarlıklarını başkalarına para ile satmamalıdırlar. İşte Peygamberimiz, işte Hz. Ebû Bekir.
Yapmış olduğumuz uğraşlarımızın karşılığını niyetlerimize göre elde edeceğiz. Kimi dünyasını ve ahiretini hüsran edecek, kimi her ikisini birden cennet edecek. Kimi riyakar davranışlarıyla kendini perişan edecek, kimi samimiyetle çalışıp kendini mesut edecek. Kimi Rabbini, kendisinin murakebe altında olduğunu unutup ikiyüzlülükle davranacak ve nihayetinde kaybedenlerden olacak, kimi Rabbinin kendisiyle beraber olduğunu, hatta şah damarından daha yakın olduğunu bilecek ve nihayetinde ihlasla kazananlardan olacak.
23.11.2011
27.03.2014
Efendimiz (s.a.v.), bayram namazlarına kadınların ve çocukların da katılmalarını ister, erkeklerle bayramlaştıktan sonra kadınların yanına gider onlarla da bayramlaşırmış. Kimse suçluluk duygusu yaşamadan rahat rahat camiye girer, namazını kılar, dinlenir, zikirle meşgul olur, sohbet eder, hatta ticari anlaşmalar bile bağlanırmış. Orada ibadetlerini yapabildikleri gibi, devlet işlerini de mahkeme işlerini de gören Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e kadınlar da rahatlıkla sorularını sorar cevaplarını da zevkle dinlerlermiş. Hane-i Saadetleri de mescide açıldığı için Efendimiz (s.a.v.)’in eşleri de değil beş vakit, 24 saat çoluk çocukla berber hep mescidin içindelermiş.
Hz. Peygamber döneminde cami eğitiminin hedef kitlesi çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkek ayrımı gözetilmeksizin bütün Müslumanlardan oluşuyordu. Günümüzde ise, erkek cemaatin camilerde sunulan hutbe, vaaz ve diğer etkinlikler yoluyla önemli ölçüde yaygın din eğitimi hizmeti aldığı, ancak kadınlarıncami eğitiminden yeterince yararlanamadığı görülmektedir. Din hizmetleri alanındaki bu eksikliğin giderilerek cami eğitimini kadın-erkek, genç-yaşlı ayrımı yapılmaksızın toplumun tamamını kuşatacak bir özelliğe kavuşturmak son derece önemlidir.
20.09.2013
20.09.2013
Kur’an-ı Kerim’de mescidlerden pekçok yerde bahsedilmektedir. İnsanoğlunun ilk mescidi, ilk ibadet makamı, Kur’an’ın ifadesiyle Kabe-i Muazzama’dır. Allah, bu mescidi “Beytullah” yani “Allah’ın evi” olarak nitelemektedir. Peygamberimiz de, bir soru üzerine bu mescidi ilk inşa edenin Hz.Adem olduğunu bildirmektedir. Yine Peygamberimizin ifadesine göre, yeryüzünde ilk inşa edilen mescid, Mekke’deki Mescid-i Haram, ikincisi ise Kudüsteki Mescid-i Aksa’dır.
Mescidin Suffa adı verilen bölümünde, planlı ve programlı bir eğitim faaliyeti yürütülüyordu. Bu durum o dönemde mescidin ibadet yeri olmasının yanısıra, bir okul vazifesi de gördüğünü ortaya koymaktadır. İslâm'ın ilk dönemlerinde caminin görevi çok geniş tutulmuştur. Müslümanlar bu anlayışın sonucu olarak camiyi ibadet edilen, ilim öğrenilen, siyasî ve sosyal işlerin görüşülüp karara bağlandığı, ordu karargâhı, kaza dairesi, elçilerin kabul edilip diplomatik görüşmelerin yapıldığı bir makam ve bazen de hapishane olarak kullanmışlardır.
20.09.2013
19.09.2013
Yeryüzünde kurulan ilk mescit Kâbe-i Muazzama'dır. Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev Mekke'de bulunan mübarek ve âlemler için bir hidayet kaynağı olan Kâbe dir" (1). Ebû Zerr (r.a)'den rivayete göre, şöyle demiştir: Resulullah (s.a.s)'a, yeryüzünde ilk defa hangi mescidin tesis edildiğini sordum. Cevap olarak; "Mescid-i Haram" buyurdu. Bundan sonra hangisi inşa olundu, dedim Mescid-i Aksâ" buyurdu. İkisinin inşası arasında ne kadar süre bulunduğunu sordum. "Kırk yıl" cevabını verdi. Bundan sonra da, Allah'ın elçisi şöyle buyurdu: "Ey Ebû Zerr! Namaz vakti nerede girerse, namazını orada kıl. Namazın fazileti, vaktinde kılınmasıdır"
İbadet bütün dinlerin ortak terimi olduğu gibi ibadet yapılan yer anlamına gelen mabed de bütün dinlerin vazgeçilmez unsurlarından biridir. İbadetin şekli, zamanı, âdâbı, erkânı dinlere göre farklılık gösterdiği gibi mabedlerin şekli ve mimârî yapısı da inanç ve kültür sistemlerine göre değişiklik arz eder. İslâm inancına göre ilk insan ilk peygamber olduğundan dolayıdır ki, ilk mabedi de Hz. Âdem'le başlatmak gerekir. Hz. Peygamberin bir hadisine göre yeryüzünde yapılan Kur'an-ı Kerim'i dinliyoruz: "O zaman biz Mabed'i insanların tekrar tekrar yöneleceği bir hedef ve bir kutsal sığınak yapmıştık. Öyleyse İbrahim için vaktiyle belirlenen yeri ibadet mahalli edinin.
19.09.2013
19.09.2013
Dağınık şeyi toplamak, biriktirmek, birleştirmek, elbise giymek anlamındaki "c-m-`a" kökünden türeyen câmi', toplayan, bir araya getiren, birleştiren, müellif, mürettip demektir. Dinî terim olarak, toplu ibâdet edilen yerlere denir. Kur'ân ve sünnette câmi, mescid kavramı ile ifade edilmiştir. Mescid; secde edilen yer demektir.
Camilerimiz İslam’ın sembolü olmuşlardır. Bunun için Müslüman toplumlar câmi yapımına büyük önem vermişler ve câmi merkezli şehirler, beldeler oluşturmuşlardır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”
19.09.2013
19.09.2013
İnsanların akın akın Yüce Allah’ın huzuruna boyun bükerek, ağlayarak, Allah’ın rahmetini umarak onun divanına durmalarını sağlayan, insanları birbirine bağlayan, cemaat şuurunu geliştiren camileri yapmak ve onları ayakta tutmak kadar önemli ne vardır? Camilere ancak Müslüman olanlar sahip çıkarlar. Bu yüzdendir ki yeryüzünde geçmişi bin yıla dayanan ev sayısı yok denecek kadar azdır. Ama camilerden yüzlercesi yıllar geçmesine rağmen hala dimdik ayaktadır. Hele büyük üstat Mimar Sinan’ın eserleri hala muhteşem bir şekilde asırlara ve zamana meydan okuyorlar. Bu bize Müslümanların camileri yaparken nasıl da harcın içine ruhlarını da kattıklarını göstermektedir.
Bizim medeniyetimizde mabetler şehrin kalbidir. Şehre istikamet verirler. Yön bilincini temsil ederler. Yamulmaktan korumak için istikameti gösterirler. Kıble sıradan bir yön değil, tüm sapma açılarını düzeltmek için insanın ve toplumun kendisini vuracağı bir mihenk taşıdır. İstikbali kıble (kıbleye yönelmek) sadece namazın rükünlerinden biri değil, İslam toplumunun sosyal rotasını tayin eden bir pusuladır.
19.09.2013
19.09.2013
İslâm Dini Müslümanlara ve esasen de tüm insanlığa toplumsal olgunluk, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, birlik ve beraberlik hasletleri kazandırmayı hedefler. Cami bu güzelllikleri toplu halde daha iyi öğretir. Müslümanların kardeşlik, birlik-beraberlik ve dayanışmaları ancak bir araya gelip tanışma ve dertleşmeleriyle mümkündür. Cami ise bu hususu gerçekleştirecek en önemli kurumdur. Caminin bu önemli rolünü sürdürmesinde Başkanlığımız mensuplarına, başta din görevlilerimize çok önemli görevler düşmektedir.
Hadimu'l- Haremeyn Mescid'in etrafındaki alanların da namaz kılınabilir hale getirilmesini emretmiş ve Mescid'in etrafındaki 235 bin m2'lik alandan 135 bin m2lik bölüm namaz kılmaya elverişli hale getirilmiştir ki burada 250 bin kişi namaz kılabilmektedir.
19.09.2013
20.09.2012
Hz. Peygamber (sas)’in hayatı “saadet asrı” en güzel örneklerle doludur. Güzelliklere talip olanlar, bunları öğrenmek için O’nun hayatını incelemek zahmetine katlanmalıdırlar. Yaşadığımız yüzyıl ve yaşanılan olaylar bize bunu mecbur kılmaktadır. Bunun için bir tarihe, bir de bugüne bakmak yerinde olacaktır…
Ahiret hayatı, kıyametin kopmasından sonra, Allah’ın, gelmiş geçmiş bütün insanları ve diğer canlıları tekrar diriltmesi ile başlayacaktır. İnsanın ölüp kabre konması ile kıyametin kopup insanların tekrar diriltilmesi arasında geçen zaman kabir hayatı, bu ara zamana da “berzah alemi” denmektedir.
08.03.2013
09.01.2012
 8 
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam176
Toplam Ziyaret1685500
Hava Durumu
Saat
Vaaza Başlama Duası

Mevlid Kandili Dua Örneği

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

VAAZ KILAVUZU

VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU I
VAAZ VE VAİZLİK SEMPOZYUMU 2